Asansör Korkusu
Yaşamı kolaylaştıran unsurlardan biri hayatımızdaki makinelerdir. Daha hızlı, daha kısa sürede amacımıza ulaşmamızı sağlar. Asansör korkusu, çoğu zaman asansörde oluşuyor gibi görünse de geçmiş yaşantılara ait, birtakım düşüncelerin, kaygıların sonucunda ortaya çıkmaktadır. Asansörün zihnimizdeki oluşumu, atfettiğimiz korkular, yaşam içinde asansöre binmemizi engellemektedir. Aynı zamanda zihinde oluşan korku ile gerçekte asansöre binmiş olmak arasında büyük bir fark vardır.
Asansör Korkusunun Temelleri
- Nefes alamayacağını düşünmek,
- Haftalarca çıkamayacağını düşünmek,
- Unutulmak,
- Kaybolmak,
- Ölüm korkusu,
Asansörün düşeceğini hayal etmek gibi daha birçok düşünce sistemi asansör korkusunu beslemektedir. Asansör korkusu, kapalı alan korkusu (klostrofobi) olarak bilinen tablo içinde
yer almaktadır. Klostrofobi; asansör, kapalı ve dar alanlar, hava basıncının yüksek olduğu alanlar ve hatta dar kıyafetler giyildiğinde tetiklenebilir. Kaygı bozuklukları sınıfında yer almaktadır.
Unutulmaması gereken en önemli detaylardan biri, yaşamı sınırlandıran bu engeller çözülmediği takdirde farklı alanlarda da oluşmaya başladığıdır. Fobiler, kaygılı durumlar, erken dönemde yalnızca endişe verici iken, ilerleyen dönemlerde panik ataklar oluşturabilir. Kişide, terleme, titreme, nefes darlığı ve kalp çarpıntısı gibi belirtiler görülebilir. Kontrolsüz bir şekilde korkunun üzerine gitmek, korkunun şiddetini arttırabilir. Uygun koşullar ve kişiye özgü yöntemler ile destek almak önemlidir.