İntihar Mektubu Üzerine
Psikoloji bilimine göre insanın temel korkularının başında ölüm korkusu gelir. Ölüm, deneyimlenemez bir olgudur. Bir kere yaşanabilir ve nasıl bir durum, his olduğu değerlendirilemez. Dolayısıyla belirsizdir ve belirsizliğin en net yaşandığı konulardan biridir.
Kişinin ruhsal durumu ayrıca değerlendirilmesi gereken ve ele alınması gereken bir konudur. Bambaşka bir konu olarak, kişinin intihar mektubu yazması ve yazmış olduğu mektubu paylaşılması toplum açısından sağlıklı değildir. Çünkü ağır duygu durum bozukluğu yaşayan bir kişi intihar etmeyi planlayabilir ve intihar eylemini, kendi için tutarlı cümlelerle desteklemeye çalışır. İntihar etmeyi kendi hayatı için doğru kabul etmek adına birçok çıkarım yapar ve kendini ikna eder.
Depresyon, kişinin, umutsuzluk duygularının yoğun olması, hayattan zevk alamaması, mutlu olmak için bir sebep bulamaması ile seyreden psikolojik bir hastalıktır. Kişi depresyonda iken, hayatı algılaması ve yorumlaması ciddi ölçüde karamsardır. Hayatını sonlandırması gerektiğini düşünür ve bu düşüncesini destekleyebilmesi için kendince rasyonel sebepler arar. İntihar mektubunu okuyan kişi, okuduğu cümlelere kendini yakın hissedebilir. Birbirini destekleyen intihar cümlelerini okudukça zihinde kendiyle özdeşim yapabilir. Bu durum oldukça tehlikelidir. Bulaşıcı bir hastalık gibi düşünülebilir. Kişi eğer hayatının umutsuzluk yaşadığı bir döneminde ise okuduklarından etkilenecektir.
Hemen hemen birçok intihar mektubunda gördüğümüz üzere, aslında kişinin kendini değersiz algılaması, hayatı anlamsız ve boş bulması, insanların birbirlerini sömürdüklerini düşünmesi ve mutlu olabileceğine olan inancının olmaması depresyonun en belirgin bulguları olarak görülmektedir. Depresyon halk dilinde sık sık anılan fakat aslında oldukça önemli ve dikkate değer bir
hastalıktır. Depresyonun birçok sebebi bulunmaktadır.
Travmatik olaylar, cinsel taciz, iş yerindeki mobbing, ergenlerde akran zorbalıkları, doğum sonrası depresyon ve daha birçok durum depresyona sebep olabilir. Psikoterapide kişinin öncelikle hayatı, ümitsizliği ve buna kişinin farkında olmadığı etkenler ele alınır. İçe kapanma, işlevsellikte ağır bozulmalar, umutsuzluk duygularının yoğun yaşanması durumunda mutlaka bir psikolojik destek alınmalıdır. Gerektiği durumlarda ilaçla tedavi ile birlikte psikoterapi son derece önemlidir.