Ölüm ve Kaygılanmak
Düşününce, ölümün yaşam gibi olağan bir gerçek olduğu biliniyor. Bu konuya dair en sık kullanılan cümlelerden biri: ‘Normal olduğunu biliyorum. Bundan kaygılanmam çok saçma’ cümlesidir.
İnsan zihninde yaşama dair her olay farklı tasarlanmaktadır. Bu tasarılar kişiden kişiye göre değişmektedir.
Doğumdan önce getirilen genetik özellikler ve doğum ile birlikte oluşmaya, gelişmeye başlayan kişilik çerçevesinde zihin tasarıları değişir.
– Ölüm, teorik olarak yaşamın son bulması anlamına gelmektedir.
– Kaygı, endişe duyulan konuların veya korkuların kontrolden çıkabileceğinin, daha kötüye gidebileceğinin düşünülmesidir. Kaygı, birçok duygu ve düşünce ile ortaya çıkabilir. Nefes darlığı, her şeyin kötüye gideceği hissi, hava sıcaklığına bağlı olmayan terlemeler, kalp çarpıntıları, halsizlik, yorgunluk, mide yanmaları ve bulantıları, ellerde titremeler gibi maddeler sayılabilir.
Bakıldığında ölüm kaygısına sebep olabilecek birçok faktör bulunmaktadır. Örneğin: Tansiyon sorunları, beyin kimyasallarının dengesinin bozulması, travmatik yaşantılar, kaygı bozuklukları gibi faktörler ölüm kaygısına sebep olabilir. Yapılan anket çalışmalarında kişilerin ölümün kendisinden değil, ölüm sürecinden korktukları ortaya konmuştur. Yani insanlar ölüm sebebi her ne şekilde olursa olsun, hayatın sonlanacağı an’a kadar olan kısmının, fiziksel ve psikolojik acı vereceğini düşünmektedirler. Aynı zamanda, zihindeki tasarılara göre, kişide yalnızlık hislerinin oluşması ölüm korkusunu pekiştirebilmektedir.
Elbetteki ölümle ilgili kaygıların içine ölümden sonra ne olacağı kaygısını dahil edebiliriz.
Siyasi, dini, etnik, kültürel etkiler ölümden sonra yaşama dair birtakım tasarılar sunabilir. Fakat nihayetinde bir belirsizlik söz konusudur. Bu belirsizlik kaygıyı arttırıcı nitelikte olabilir. Ölümle ilgili düşüncelerin konuşulması, tartışılması ölüm kaygısını büyük ölçüde azaltmaktadır. İrvin Yalom’a göre (2000), “Ölüm korkusu her zaman ve her yerde bulunur ve ölüm korkusu o kadar büyüktür ki, hayat enerjisinin büyük bir bölümü ölümün inkarında harcanır.” Demek oluyor ki ölüm kaygısı kabullenmek ve açığa çıkarmak kaygının azalmasını sağlayacaktır.