Kaygı bozukluğu, birçok hastalıkla birlikte görülen veya herhangi bir sağlık sorununa bağlı olmadan oluşabilen psikolojik bir bozukluktur. Kaygı bozukluğunun görüldüğü alanlardan biri, madde kullanımına bağlı gelişen kaygı bozukluğu olarak karşımıza çıkar. Alkol veya sedatif (yatıştırıcı) maddelerin yoksunluğunda akut bir şekilde görülebilir.
Pek çok uyarıcı veya uyuşturucu madde kullanımı sonucunda, kullanım sıklığı ve yoğunluğuna bağlı olarak, kaygı belirtileri oluşabilir. Önemli nokta, yalnızca uyarıcı veya uyuşturucu maddelerin uzun kullanımı sonucunda değil, tek seferlik kullanım sonucunda da kaygı bozukluğu görülebilir. Bu belirtiler, kaygı, sinirlilik, depresyon, uykusuzluk, terleme, titreme, zaman zaman kâbus görme, uyku bozuklukları, baş ağrısı, mide problemleri, iştah sorunları, dikkat sorunları sıklıkla karşılaştığımız belirtilerdir.
Madde kullanımına bağlı kaygı bozukluğu tedavisinde, sıkı ve yakından takip son derece önemlidir. Buna bağlı kaygı bozukluğu yaşayan kişilerde, oluşan bir takım psikolojik etkiler bulunmaktadır; duygulanımın endişeli olması, kararsızlık, güvensizlik, yoğun korku, hiçbir şeyin düzelmeyeceği hissi gibi düşünceler ve hisler zaman zaman tedaviden uzaklaştırabilir.
Psikoterapi için beklenen ve istenen en önemli unsur, kişinin madde kullanımını bırakmak istemesidir. Tedaviye, genellikle ilaç tedavisi ile birlikte psikoterapi desteği ile devam edilmektedir.